Bursa deplasmanına giderken E.Güngör ile Ufuk Ceylan'ın da domuz gribine yakalandıkları haberi bizleri üzmüştü. Ardından Rijkaard'ın hamile eşinin rahatsızlığı haberi geldi. Bu haberden sonra Rijkaard, eşinin yanına Hollanda'ya gitti ve bu maçta takımın başınna Neeskens geçti.
Btün bunların arasında ligin dişli ekibi Bursaspor maçı başladı. Taktik olarak son maçlarda ki gibi bir dizilişle sahadaydık. Ancak isimler yine farklıydı. Orta alanda cezası sona eren Barış, hastalıktan kurtulan Arda ve Keita bu kez ilk 11'de başladı. Savunma kurgumuzda herhangi bir değişiklik yoktu. Orta alanda ise ortada M.Topal, sol içte M.Sarp, sağ içte Barış düzenindeydik. İleride ise solda Kewell, sağda Keita, ortada Arda şeklindeydik.
Bu maçı tümüyle değerlendirmek istiyorum. Son Manisaspor karşılaşmasından sonra 1-2 oyuncu dışında takım olarak kötü oynadığımızı söylemiştim. Bu karşılaşmada ise iyi oynayan bir tek oyuncumuz bile yoktu. Bu tür deplasman maçlarında orta saha oyuncularının savaşçı oyunculardan kurulması gerektiğine inanırım. Bu maçtada savaşçı bir orta sahaya sahiptik. Ancak bu savaşçı oyuncular hucüma hiç destek veremeyince, bir pozisyon bile bulamadan maçı tamamladık. Orta alan oyuncularımız (Biraz Barış hariç) yetenekleri olmadığı için hucüma hiç destek veremediler. Kontra ataklarla üzerimize gelen Bursa ise, attığı bir gol ile maçı kazanmayı başardı.
Bu düzenle çıktığımız daha önce ki maçları kazanmış olabiliriz. Ancak o kazandığımız maçlarda istenilen futbolu oynayamamıştık. Sezon başlarında oynadığımız futbol ve taktik anlayışı malesef bugün göremiyoruz. Hucüm futbolu anlayışımızı yitirmiş durumdayız. Rijkaard, Rijkaard olmaktan çıkmak üzeredir. Rijkaard'ı yavaş yavaş kendimize benzetiyoruz. Rijkaard daha önce oynattığı hucümcu futbolcuların yerine daha savunmacı oyuncuları oynatmaya başladı. Bu taktiksel anlayış 2-3 maçta başarılı da oldu. Ancak bu düzenin biraz da zorunluluklardan (sakatlıklar,cezalılar yüzünden) olduğunu unutmamak gerekir. Bu taktiksel analyışla oynadığımız bu maçta dahil 4 lig maçında 5 gol atıp 3 gol yemişiz. Bu 4 maçın sadece 2 tanesini
kazanabilmişiz. Yani bu taktiksel anlayışın pekte işe yaramadığını görebiliyoruz.
Ben bir taraftar olarak hucüm futbolu oynatmak isteyen Rijkaard'ın, başarıda da başarısızlıkta da arkasında dururum. Gerçi son 4 lig maçı haricinde zaten hucüm futbolu oynamak isteyen bir ekibimiz vardı. Hucüm oynamak isterken tabii ki takım savunmasında bir takım hatalar yaptık. Ancak bunlar zamanla düzeltilebilecek hatalardı. Yeter ki biz üretken bir takım olalım. Yani ben 31 gol atıp 18 gol yemeyi tabii ki istemem. Fakat 31 gol atan bir takımın az gol yemesini sağlamak, biraz zaman alacaktır. O yüzden yenilen bu gollere tahammül etmek zorundayız.
Maç ile alakalı bir yazı olmadı belki. Ama maç içinde yaşadığımız sorunların nelerden kaynaklandığını ve çözümün ne olacağı yönünde düşünmenin bu süreçte takıma daha çok katıkı sağlayacağını düşünüyorum. Rijkaard ve ekibinin, sezon başında oynamak istediğimiz o üreten takımı bizlere yeniden izlettireceğinden hiç şüphem yok. Savunan değil savunulan bir takım olmak yakışır Galatasaray'ımıza.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.