16 Mart 2010 Salı

Target Striker {Kutay} Röportajı

Blog yazarı arkadaşlarımızla yaptığımız söyleşilerde sırada Target Striker blog yazarı sevgili Kutay var. Samimi cevapları için Kutay'a teşekkür ediyorum. Umarım beğenirsiniz... 


1- Sevgili Kutay, bize biraz kendinden bahseder misin ?
Adım Kutay. 25 yaşındayım. İstanbul Üniversitesi Sosyoloji Bölümü mezunuyum, askerliğimi yaptım, futbolla ilgili bir işte çalışıyorum, aynı zamanda blog yazıyorum. Blogu takip edenler bilir, hayatımdaki en büyük yeri Galatasaray ve futbol kapsıyor. Hangisi diğerinden daha önde bilemiyorum. Allah ikisi arasında tercih bıraktırmak zorunda kalmasın..) Galatasaraylıyım ve Kadıköylüyüm. İkisini de çok seviyorum. Yazları Bodrum'da kışları İstanbul'da olurum. Bütün hayatım da bundan ibarettir: Futbol, GS, Kadıköy, Bodrum.

2- Blog açmaya nasıl karar verdin ?
Biz, blogun diğer yazarı Peralta ile lise-ortaokul arkadaşıyız. O günlerde gelecek kaygımız yoktu sadece futbol vardı. Üniversitede de beraber Beyazıt’tan Anadolu yakasına dönerken futbol temalı konuşmalarımızı yazıya dökmek istedik ve bir fanzin çıkardık. O zamanlar bloglar yoktu, bu kadar bilinmiyordu. Fanzin çıktı ama masrafı bizi çok etkiledi, sonuçta öğrenciydik. Ben o sıralarda askere gittim. Peralta o günlerde Mehmet Demirkol'un bir yazısından Bülent Timurlenk'in Aceto'sunu görmüş. İlhamı herkes gibi oradan aldık. Fanzini bloga dönüştürerek hem daha ucuz hem daha çok kişiye ulaşmayı amaçladık. Ben askerden dönünce de blogda yazmaya başladım.

3- Blogu açmadan önce tereddütlerin oldu mu ?
Hiç olmadı. Sokakta, vapurda yaptığımız muhabbeti blogda yapmak istedik. Sadece arkadaşlarımız okusa bize yeterdi. Bugün arkadaşlarımız okumuyor başkaları okuyor, onlarla arkadaş olduk..)

4- Kendi blogunu açmadan önce, takip ettiğin veya feyz aldığın bir blog var mıydı ?
Ben blog okumadan hemen blog yazmaya başladım. Askerlik sonrası işte, bloglar almış başını gidiyordu. Ama Aceto Balsamico ve Coşkun Çelik'in Kale Arkası önemlidir bizim için. Feyz almaksa feyz almak, takip etmekse takip etmek. Peralta'nın bana tavsiye ettiği Stereo Cipolla ve Ariel Ortega'yı da söylemek lazım.

5- Blog şu anda ne durumda, hedeflerine ulaştın mı ?
Blog şu an çok iyi durumda. Beklentilerimiz düşük olduğu için, daha doğrusu beklentimiz veya hedefimiz olmadığı için her olumlu olay bir artıdır. "Çok güzel yazmışsınız" diye bırakılan bir yorum bile bizim beklemediğimiz bir şeydi. Onun dışında çok iyi arkadaşlıklar kurduk. Birçok kişiyle tanıştık. Aynı zamanda kendimizi de geliştirdiğimizi düşünüyorum. O açıdan bu blog hedeflerine ulaşmak bir yana hedefini aşmıştır bile diyebiliriz.

6- Blog İdman Yurdu ve Futbloglar hakkında ne düşünüyorsun ?
Futbloglar'ı takip etmiyorum. Çok da geç haberim oldu. Ama Blog İdman Yurdu bizim için önemlidir. Az önceki soruda bahsettiğim o yorumların artmasında da, o arkadaşlıkların kurulmasında da en önemli neden BİY platformudur. Orası olmasa belki blog yazmaktan çoktan vazgeçmiştik.

7- Artık futbola geçip Galatasaray ile başlayalım. Bu yıl takımın başına Rijkaard gibi dünya çapında kendini kanıtlamış çok büyük bir hoca getirildi. Rijkaard, Barcelona'ya yaşattığı başarıları Galatasaray'a da yaşatabilir mi, sence ona bu şans verilir mi ?
Bu soruyu cevaplamak gerçekten çok zor. Rijkaard, Galatasaray'da başarılı olabilir mi bilemeyiz, bunun için zaman gerek. Bu zaten herkesin söylediği cümle. Zaman lazım. Ama o zamanı kim verecek bilmiyorum. Tribün koşulsuz şartsız hocanın arkasında. Ona duyulan sevgi çok fazla. Basın ise eleştirmek için yer arıyor. İkisi çelişiyor. Ama son sözü de her zaman yönetim söyler. Adnan Polat yönetimini her zaman çok telaşlı bulmuşumdur. Geçen sene Skibbe ile yaşananlar bunun en büyük örneği. O nedenle sezona kötü başlasaydık Rijkaard ile devam edilmezdi diye tahmin ediyorum. Neyse ki ligde ve Avrupa'da iyi başladık. Bundan sonra olağanüstü bir durum olmazsa Rijkaard takımda kalır. Peki, başarılı olur mu? Bunu bilemeyiz. Ama şu bir gerçek ki, Rijkaard'ın şu 1 yıla yakın sürede burada olması bile bize çok şey katmıştır. "Rijkaard'a şans verilmesi" kısmına katılmıyorum. Rijkaard Galatasaray ve Türk futbolu için bir şanstır. Bu şans Galatasaray'a verilir mi onu sormak lazım.

8- Rijkaard, sezon başında hücum futbolu oynatıyordu. Ancak zaman ilerleyince bu prensibinden vazgeçtiğini gördük. Sen bunu neye bağlıyorsun. Sence Rijkaard, Türkiye'de ki baskı yüzünden bunu yapmış olabilir mi?
Rijkaard'ın baskı yüzünden vazgeçtiğini düşünmüyorum. Rijkaard'ın o baskıdan haberi olduğunu bile sanmıyorum. Kendisinin basınla hatta tribünle bile bir mesafesi bulunmakta. Hücum futbolundaki aksaklıkları sakatlıklara bağlıyorum. Santrfor yoksa hücum futbolu oynayamazsınız.

9- Galatasaray bu yıl hem Avrupa kupası, hem de Türkiye kupasından elendi. Geriye bir tek lig kaldı. Galatasaray'ın şampiyonluk şansını nasıl görüyorsun ?
Galatasaray'ın şansı yüzde 25 diyorum. Sonuçta bir taraftarım ve fazla iddialı konuşamam..) Son hafta şampiyonluğu kaybedenler de oldu. Ne olacağı hiç belli olmaz. Fakat şu anda bütün maçlarımızı kazanırsak şampiyon oluruz. Yani kendi ipimizi kendimiz keseceğiz. Başka takımların puan kaybını beklemeyeceğiz. Bu önemli bir avantaj.

10- Futbol-Kolik olarak genellikle Bank Asya 1. Lige değinmeye çalışıyorum. Sen bu ligi takip ediyor musun, ayrıca bu takım mutlaka Süper lig de olmalı dediğin bir takım var mı ?
Bank Asya 1.Lig'de çok iyi futbol oynanıyor. Ama bu Süper Lig için yetersiz. Süper Lig'de 8 yabancısı olan kulüplerle mücadele edecek bir Bank Asya 1.Lig takımı yok. Finansal açıdan da bu mümkün değil. Yayın gelirindeki fark ortada. Manisaspor ve Diyarbakırspor'un hali ortada. Kasımpaşa'da bundan önceki sezonda hemen düşmüştü. Süper Lig'de tutunmak zor. Karabükspor büyük olasılıkla seneye Süper Lig'de olacak ve maddi olarak da sıkıntısı yok. O nedenle Karabükspor gibi bir takımın "asansör takım" olma ihtimali daha az olur diye düşünüyorum.

Süper Lig'de olması gereken takımlar çok var. Camiasıyla, taraftarıyla Karşıyaka, Altay, Adanaspor, Samsunspor, Boluspor gibi takımlar olması gereken kulüpler. Fakat bu sene Bucaspor gerçeği var. Kendi kaynaklarıyla, gençleriyle, stadıyla, semtiyle, insanıyla Süper Lig'i zorluyor. Herkese örnek olması gereken bir başarı hikâyesi. O nedenle Bucaspor'un Süper Lig'e çıkması önemli, bazılarına ders olacaktır.

11- Biraz da Milli takımımızdan bahsedelim. Milli takımımız bu yaz yapılacak 2010 Dünya kupasında da yer alamayacak. Milli takımımızın finallere katılamamasını neye bağlıyorsun ?
Biz kendimizi dev aynasında görüyoruz. Dünya Kupası'na katılamamak başımıza ilk defa gelmiyor. Hatta aksi olan durum, o arenaya gitmek başımıza pek gelmedi. Avrupa'nın en iyi ülkelerinden biri değiliz. Belçika ve Estonya'ya kaybedilen puanlar belirleyici oldu muhakkak. İki takımı da yenebilirdik. Fakat ne olursa olsun İspanya'yı geçemezdik. Bizim futbol kültürümüz, futbol altyapımız bu kadar. Terim şapkadan tavşan çıkartsın, Volkan 90'dan top çıkartsın, Arda 5 kişiyi çalımlasın, Tuncay 3 gol atsın. Bu kadar basit değil Dünya Kupası'na kalmak.

12- Milli takımımızın başına Hiddink geçecek. Sen Hiddink kararını doğru buluyor musun ve Hiddink hakkındaki düşüncelerin neler ?
Hiddink'in yaptıkları ortada. Gelebilecek en iyi teknik direktör geldi. Hem hırslı, hem başarılı, hem ülkeyi biliyor, hem buradaki kısır kavgalara karışacak biri değil, hem futbolculara mesafeli ve eşit uzaklıkta. Hiddink, Rijkaard hatta Doll, Lemerre.. Bu tip adamların bu topraklarda olması (başarılı olamasalar bile) ülke futboluna çok şey katacaktır.

13- 2010 Dünya kupasında hangi takımı destekleyeceksin ve neden, ayrıca favorin hangi takım ?
Avustralya..Nedenini söylememe gerek yok herhalde. Her Galatasaraylı "kanguruları" destekler diye tahmin ediyorum. Fildişi Sahili'de ikinci takımım, formasını giyerek maçlarını izleyeceğiz.) Favori konusuna gelince, İspanya'yı favori göstermeyeni dövüyorlar. Brezilya Dunga ile çok farklı oldu. Eski Brezilya'yı sevmezdim, şimdiki takım baya Avrupalı gibi oynuyor. Dunga gibi oynuyor. Brezilya önemli bir takım. İngiltere ilk defa bu kadar güçlü. Başlarında ilk defa winner bir hoca var. İklim de onlar için çok uygun. Hatta orada İngiltere'ye duyulan sempati belki de dünyanın başka yerinde yoktur. Yani aslında ikinci ev sahibi İngiltere. Almanya'yı ve Löw'ün oynattığı futbol çok hoşuma gidiyor.

Bir de klasik bir sürpriz 3.olur turnuvalarda. Onun için de adayım Sırbistan olur.

14- Avrupa futboluna da değinelim. Premier Lig, Seria A, La Liga, Bundesliga ve Lig 1'den şampiyonluk tahminlerin ?
Premier Lig'de Ancelotti ve Chelsea beklediğimden daha iyiler ama United ve Sir kolay bırakmaz. Serie A'da da Mourinho bırakmaz ama Milan bizim 2006'da yaptığımızı yapabilir gibi hissediyorum. La Liga'da şampiyonu Madrid'deki maç belirler. Geçen sene Real 6 gol yedi, bu sefer aynı şey olmaz herhalde. Real'in şampiyonluk ihtimali yüzde 51 diyorum. Bundesliga için de Bayern diyorum. Fransa Avrupa'nın hatta Dünya'nın en deneli, daha doğrusu dengesiz ligi.) Ne olacağı belli değil. 6.sıradaki Marsiya ile lider arasında 3 puanlık fark var. Gönlümden de Marsilya geçiyor. Montpellier bir değişiklik olur, o da olsun isterim. Ama Bordeux çok iyi futbol oynuyor. Hak ediyorlar, fakat Şampiyonlar Ligi takvimi onlar için sıkıntı doğurabilir.

15- Son olarak sana Futbol-Kolik blogunu nasıl bulduğunu sormak istiyorum. Olumlu yada olumsuz eleştirilerini bekliyorum...
Blogun olumlu tarafı, daha doğrusu benim hoşuma giden tarafı Türk futboluna bol bol yer ayırması. Avrupa futbolu kalitelidir, güzeldir, görsel olarak izlenir ama burası da bizim ligimiz, bizim kültürümüz. O nedenle birçok blogdan ayrılan bir özelliği var. Olumsuz tarafı olarak maç yazıları ve panaromalar dışında kalan yazıların fazla olmaması. Maç yazıları ve panaromalar da çok iyi yazılmış yazılar ama farkı ortaya koyan diğer yazılar. Onların daha çok olmasını bir okuyucu olarak isterim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.